Dünyanın dört bir köşesinden, iş dünyasının ve siyasetin önde gelen isimleri, 45. yıllık Davos toplantıları için İsviçre’deler. Bu yıl, Dünya Ekonomik Forumunun teması, “Yeni Küresel Birliktelik”. Şiddete başvuran aşırı dinci hareketlerden çökmeye yüz tutan petrol fiyatlarına kadar, günümüzün tüm temel sorunları, Davos zirvesinin gündeminde.
Dünya Ekonomik Forumunun kurucularından Klaus Schwab’ın deyişiyle, ‘insanlığın kaderini belirleyecek türden bir yıl’ yaşıyoruz.
Davos’un yıllık küresel risk raporunda da belirtildiği gibi, halihazırda karşı karşıya kaldığımız küresel bir çatışma tehlikesi, Soğuk Savaşın sona ermesi ardından hiç şimdiki kadar büyük olmamıştı. Bölgesel sonuçlar doğurabilecek bir devletlerası savaş ve terörizm tehlikesine ek olarak, büyük ekonomiler arası bir çatışma olasılığı da giderek gözardı edilemeyecek bir riske dönüşüyor.
Liderlerin karşı karşıya bulunduğu sorumluluk ve sorunlar artarken, ülkelerinde, kamuoyunun siyasi liderler ve kurumlara olan güveni de hızla azalıyor. The Financial Times gazetesinin haberine göre, bu hafta Davos’ta açıklanacak bir araştırma, halkların kurumlara olan güveninin, 2009 yılındaki ekonomik krizden bu yana en düşük düzeye indiğini ortaya koyuyor.
2009’da zamanın başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail lideri Şimon Peres’e sinirlenip platformu terketmesi ve Davos’u boykot edeceğini açıklamasından altı yıl sonra, ilk kez bir Türkiye başbakanı Dünya Ekonomik Forumunda ülkeyi temsil ediyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Davos’a beraberinde üst düzey bir heyet ve önde gelen işadamlarıyla gitti.
Davos’ta tartışılacak istikrarsızlık, terörizm, bölgesel bir çatışma ve ekonominin kötüye gitmesi gibi bütün ciddi riskler, doğrudan Türkiye için de geçerli. Bu yıl ayrıca, Türkiye, dünyanın önde gelen 20 ekonomisinin yeraldığı G-20 grubuna da dönem başkanlığını yürütüyor.
Ahmet Davutoğlu, Perşembe günü yapacağı konuşmada, Türkiye’nin G-20 vizyonunu anlatacak. Davos toplantılarının ilk gününde başbakan, bir başka konuşmasında, G-20’nin sadece elit ülkelerin platformu olmaktan çıkıp, daha kapsayıcı, az gelişmiş ülkeleri de içine alacak şekilde değişmesi gerektiğini,yeni bir dünya düzenine ihtiyaç olduğunu söyledi. Diğer ülke bakanlarını da dar hesapları aşıp, insanlığın çıkarını gözeten bir vizyon benimsemeye davet etti. Türkiye’nin arabulucu ve köprü ülke görevini sürdüreceğini ilan ederken, bu rolü oynamak için gereken özgüvene, hayranlık uyandırıcı bir ekonomik başarıya ve demokrasi siciline sahip olduklarını savundu.
Özgüven belki, ama demokratik sicile gelince, Türkiye’nin bu bakımdan övünmesi her geçen gün daha da zorlaşıyor.
Türkiye, geçen yılın sonunda G-20 dönem başkanlığını devralırken, grubun yolsuzlukla mücadele eylem planını yürütme sorumlululuğunu da üstlenmişti. Davos’ta Davutoğlu’nun konuşmasından bir gün önce gerçekleşen Meclis oylamasında, iktidardaki AKP, çoğunluğunu kullanarak yolsuzlukla suçlanan dört eski bakanının Yüce Divan’da yargılanmasını engelledi. Türkiye, şimdi, artık sadece demokrasideki kırık karnesi ile değil aynı zamanda uluslararası alandaki yolsuzluklar ülkesi imajıyla da tanınıyor.
Geçen yılın sonlarında Türkiye, Uluslararası Şeffaflık Örgütü Transparency International’ın 2014 Yolsuzluk Algı Endeksinde bir yıl içinde beş puan gerilemişti. Salı günkü dört bakanın dokunulmazlığının kaldırılmasının reddedildiği Parlamentodaki oturumun ardından bir açıklama yayınlayan Transparency International, oylamanın, yolsuzluğun artık cezasız kalacağının ve Türkiye toplumunda normal kabul edilmeye başlandığının yeni bir örneği olduğunu bildirdi.
Kimbilir, belki bu yıl Davos, başbakan Davutoğlu’nun kendi ülkesinde anlatamadığı vizyonunun nihayet anlaşıldığı yer olur; ya da bu defa, Davos’ta Türkiye başbakanına ‘Bir dakika’ diyen birileri çıkar.
This post is also available in: İngilizce
Bir cevap yazın