Türkiye’nin iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi, eski Sovyet cumhuriyetlerinin parti kurultaylarını andıran görüntüler eşliğinde, dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu’nu yeni lideri ilan etti.
Başkent Ankara’daki bir spor salonunda yapılan AKP Kongresinde başbakanlık görevini devretmeye hazırlanan yeni cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da iki saate yakın uzun bir konuşma yaparak ‘Yeni Türkiye’ vizyonunu açıkladı.
Dev posterleriyle donatılmış spor salonunu dolduran binlerce partilinin çoşkulu tezahüratı eşliğinde konuşan Erdoğan, kendisinden sonra ülkenin nasıl yeniden şekllendirilmeye devam edeceğini anlatmakla kalmadı, ülkenin idaresini daha uzun yıllar elinde tutmaya kararlı olduğunun da işaretlerini verdi.
“Bugün değişen sadece şekildir, öz değişmiyor. Bugün, partimizin yüklendiği misyon, davamızın ruhu, hedef ve ideallerimiz değişmiyor. Bugün, sadece ve sadece isimler değişiyor” dedi.
Kendi belirlediği ve yerini alacak olan ismin ‘emanetçi başbakan’ olacağı iddialarına da yanıt veren Erdoğan, AK Partinin hiç bir zaman tek adam partisi olmadığını ve olmayacağını vurguladı.
Rakipsiz aday Ahmet Davutoğlu, 1338 delegeden 1382’ın oyunu alarak parti genel başkanlığına seçildi. Altı oy ise geçersiz sayıldı.
Kendisi için özel olarak bestelenen ve ‘Abdülhamid Han’ın beklenen ruhu, Reisin emanetisin’ dizelerini de içeren bir şarkıyla olağanüstü kongreye takdim edilen Ahmet Davutoğlu ise, podyuma çıkınca ilk iş, sadakatini ilan etti. Konuşması boyunca ‘cumhurbaşkanım’ diye hitabettiği Erdoğan’ın AK Parti’ye bıraktığı mirasın bir şeref meselesi olduğunu söyleyen Davutoğlu, ‘ bu bir veda kongresi değil, bu bir vefa kongresi, ahitleşme kongresi. Cumhurbaşkanımıza vefa borcumuzu ödüyoruz ‘ dedi.
Küresel alanda tanınmış bir siyasetçi, hayranlık uyandıran bir akademisyen ve fikir adamı, mazlumların koruyucusu olarak tanıtılan Davutoğlu, konuşması sırasında, sert eleştirilere hedef olmuş dış politikasında herhangi bir değişiklik yapacağına dair herhangi bir ipucu vermediği gibi, karşıtlarına da meydan okudu. ‘‘Bunlar rüya görüyorlar’ dediler. Biz bir rüya görüyoruz, yeni bir Türkiye rüyası görüyoruz. Bu rüyayı göremeyenler utansın’ diye konuştu.
Erdoğan’ın sözünü ettiği ‘Yeni Türkiye’ temasına devamla, ‘restorasyon’ kavramını ortaya atan Davutoğlu, yeni bir yürüyüşün arefesinde olunduğunu ve kendi liderliği altında 9 temel alanda bu kararlı yürüyüşün devam edeceğini bildirdi.
Geçen yılın Gezi protestolarına ve hükümete yönelik 17 ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonlarına atıfta bulunurken de , bunları hükümetinin halk arasında inşaa ettiği özgüveni yıkma çabaları olarak nitelendirdi.
Devletin ve bürokrasinin restorasyonundan sözederken, bürokrasinin seçilmiş siyasi otoriteye şantaj yapmasına bir daha izin verilmeyeğini vurgularak, paralel yapı diye adlandırdığı Pensilvanya merkezli Fethullak Gülen hareketine de mesaj gönderdi.
Kürt sorununun çözüme kavuşturulması çabalarının devam edeceğini bildirdi, Avrupa Birliği’ne üyelik konusunun stratejik hedef olduğunu tekrarladı, 1982 anayasasının değiştirileceğini vaadetti.
Dini ve tarihi referanslarla bezenmiş konuşmasında Ahmet Davutoğlu Türkiye’nin uluslarararası alandaki hamleleri ve hedeflerini dile getirirken ‘Hiçbir mevziden geri çekilmeyeceğiz. Kardeş halkları yalnız bırakmayacağız. Bizim görevimiz ayağa kalkmaktır, elhamdülillah ayağa kalktık ve bu milleti bir adım geri kimse götüremeyecektir’ dedi.
Hak ve özgürlüklerin çerçevesini ise ‘insan onurunu korumak’ olarak çizdi; ifade, girişim ve inanç özgürlüklerinin hükümetlerinin güvencesi altında olduğunu vurguladı ve ekledi “Her özgürlük de bir sorumluluk gerektirir.Basın özgürlüğü basın ahlakını gerektirir, girişim özgürlüğü helal rızkı gerektirir. İnanç özgürlüğü diğer inançlara saygıyı gerektirir. Biz tüm özgürlükleri yeni bir ahlaki formasyonla buluşturacağız.”
Hükümetin yandaşı olarak görülmeyen 12 medya kuruluşuna olağanüstü kongreyi izlemek için gereken akreditasyonu sağlamayan AKP hükümeti, vaadettiği ‘yeni restorasyon döneminin’ medya açısından ne anlama geleceğinin ilk işaretlerini de vermiş oldu.
Aralarında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi ve Çağdaş Gazeteciler Derneğinin de bulunduğu meslek kuruluşları, uygulamayı kınadılar. Meydaya yönelik bu son kısıtlama, Türkiye’de internet özgürlüğü konusunda Washington merkezli Freedom House tarafından yayınlanan kapsamlı ve eleştirel bir raporla aynı güne rastladı.
Hükümet yanlısı medya, ‘ büyük reisi ‘ ve ona biat eden halefini yücelten abartılı yayınlarıyla, ülkenin restore edilip değişime uğratılmak için yanıp tutuştuğu izlenimini verebilir. Ama dış dünyayı, Türkiye’de herşeyin güllük gülistanlık olduğuna ikna etmek, sandıkları kadar kolay değil.
Giderek tehlikeli bir hal alan bölgede Türkiye’nin yakın geçmişte ve günümüzde uyguladığı politikalar her zamandakinden daha fazla mercek altında.
Türkiye’nin yeni başbakan adayı, 77 gündür IŞİD’in elinde rehin tutulan 49 Türkiye vatandaşından behsetmeye gerek duymayabilir ama Davutoğlu, onların akıbeti kadar Türkiye sınırları içinde ve dışında tanık olunan pek çok gelişmenin temel sorumlularından biri olarak görülüyor.
Yeni formasyonlar oluşturacağız, dünyaya ahlak dersi vereceğiz derken, kısa süre öncesine kadar IŞİD’in de aralarında bulunduğu İslami radikal güçlere sağlanan pek de ahlaki olmayan himayenin hesabı yakında bizzat Ahmet Davutoğlu’ndan sorulmaya başlanırsa, şaşırmamak lazım.
This post is also available in: İngilizce
Bir cevap yazın