Cuma günkü oturumda Avam Kamarasından Irak’ta IŞİD’e karşı hava saldırıları için onay alan İngiltere başbakanı David Cameron, Orta Doğu’daki son askeri harekatın temel özelliklerini, şok ve hayret yerine sabır ve kararlılık diye tanımladı.
Amerika Birleşik Devletlerinin önderliğinde şekillenen yeni koalisyona katılmak isteyen hükümetler için IŞİD tehdidine karşı koymanın gerekliliği konusunda bu tür bir ulusal oydaşma sağlamak, kuşkusuz canalıcı önem taşıyor.
Ama en az onun kadar önemli bir diğer nokta, Irak ve Suriye’de IŞİD’in yükselişine, son yılların stratejik yanlış hesaplarının zemin hazırlamış olduğunu kabul etmek. Karşı karşıya bulunduğumuz durumun temelinde yatan nedenleri yeterince analiz edip anlamadan, geleceğe yönelik etkili ve uzun erimli çözümler üretmemiz mümkün görünmüyor.
Halihazırda Orta Doğu’da yaşanan krize çözüm bulmak için yola çıkan liderlerin bir kısmı, zamanında bizzat bu sorunları yaratanlardı çünkü.
Başbakan David Cameron da bunun farkında. Avam Kamarasında yaptığı konuşmada, İngiltere’nin Irak’ta daha önceki askeri varlığının, bugün kara bir bulut gibi Parlamentonun üzerinde durduğunu kabul etti ama bugün karşı karşıya bulunulan durumun çok daga değişik olduğunu savundu.
Farklı bir dünya gerçeğiyle yüzyüze olduğumuz doğru. Gerçekten de daha önce bu boyutlarda sempatizan ve savaşçı toplayabilen, bu kadar geniş bir alanda kontrol sağlayan, bu kadar çok çalıntı silaha sahip olan, para ve kaynak bulan ve iletişim araçlarını bu denli etkili kullanan cihatçı bir oluşumla karşı karşıya kalmamıştık.
Sırf bu nedenlerden dolayı bile olsa, hükümetlerin eski kötü alışkanlıklarına dönmemeleri şart.
Böylesine kritik bir dönemde belirsizliğe ise hiç yer yok.
İŞİD’in varlığını, sınırın öbür ucundan çıplak gözle görmeye başlayan Türkiye’nin şeffaf, tutarlı ve sağlam bir politikaya herkesten daha fazla ihtiyacı var.
New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantılarından dönüşünde gazetecilerle konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin payına düşeni yapacağını söyledi, sınırlarını kendisinin koruyacağını bildirdi. Cumhurbaşkanı, gelecek hafta Meclise gönderilecek tezkereyle, Silahlı Kuvvetlere sınır ötesi operasyon yetkisi isteneceğini açıkladı. Cumhurbaşkanına göre, Türkiye uçuşa yasak ve sınırlı bölgeler yaratılması ve Suriyeli muhaliflere eğitim ve teçhizat sağlanması konularında ısrarlı tavrını sürdürüyor. Bu da Türkiye’nin geçmişte başarısız olan Suriye politikasında beklenen ölçüde köklü bir değişim planlamadığına işaret ediyor.
Ama daha da endişe verici bir olasılık, Türkiye’nin kendi Kürt hareketiyle çatışmaya tekrar dönme tehlikesi. Kandil’de görüştüğü gazeteci Amberin Zaman’a verdiği özel mülakatta önemli açıklamalar yapan PKK askeri lideri Cemil Bayık, Türkiye’yi IŞİD’a destek olmaya devam etmek ve kasıtlı olarak Rojava’lı Kürtlere zarar vermeye çalışmakla suçladı. Bayık ayrıca hükümetin PKK lideri Abdullah Öcalan’la sürdürdüğü görüşmelerde yanıltıcı davrandığını da ileri sürdü.
IŞİD kuvvetleri, Türkiye sınırına yakın Kobani’ye saldırılarını sürdürüyor. Türkiyeli Kürtler ise Kobani’yi bölünmüş Kürt ulusu açısından canalıcı önemde görüyor. Eğer uluslarararası koalisyon, Kobani’nin İŞİD’in eline geçmesine engel olamazsa, Türkiye’nin, hem sınırları dışında uzun erimli bir bölgesel istikrarsızlığa hem de kendi sınırları içinde yeniden alevlenebilecek çatışmalara kendisini hazırlaması gerekiyor.
This post is also available in: İngilizce
Bir cevap yazın